top of page

ÇOCUKLARDA ALTINA KAÇIRMA DAVRANIŞI

  • aysapsikolojiveaka
  • 14 Haz
  • 2 dakikada okunur

Bilimsel ismiyle enürezis, bilinen ismiyle idrar kaçırma; çocuğun istemli ya da istemsiz bir şekilde ve tekrarlayan biçimde idrarını tutamamasından kaynaklanan bir sorun olarak literatürde yer almaktadır. Bu davranışın herhangi bir madde kullanımı ya da sağlık durumu (örneğin diyabet, uyku bozuklukları ya da üriner sistem bozukluğu) ile açıklanamaması durumunda, psikolojik bir dışavurum bozukluğu olarak değerlendirilmesi gerekir (DSM).


Altına kaçırma davranışı, tuvalet eğitiminin ilk alındığı sırada ve erken çocukluk döneminde, eğer yineleyici ya da aşırı sıklıkta değilse, gelişimsel olarak normal kabul edilebilir. Ancak beş yaşını geçmiş bir çocuğun haftada en az iki kez altını ıslatması durumu, enürezis olarak adlandırılır.


Birincil enürezis, çocuğun doğumdan itibaren idrar kontrolünü hiç sağlayamamış olması durumudur. İkincil enürezis ise çocuğun bir dönem idrar kontrolünü kazandığı hâlde, sonradan bu beceriyi yitirmesiyle ortaya çıkar. Bu durum, gelişimsel bir gerileme anlamına gelir.

Fiziksel bir nedeni bulunmayan enürezis, özellikle ikincil türde olduğunda çocuğun psikolojik durumunun değerlendirilmesi ayrı bir önem taşır. Tuvalet eğitiminin erken ya da geç verilmesi, bu süreçte kullanılan ceza yöntemleri veya eğitim sırasında çocuğa karşı sergilenen yanlış tutumlar, altını kaçırma davranışının başlamasında etkili olabilir. Boşanma, ölüm ya da hastalık gibi travmatik olaylar; taşınma ya da okula başlama gibi stresli yaşam geçişleri, çocuklarda önceki gelişim dönemlerine gerileme (regresyon) ile sonuçlanabilir. Bu gerilemeye bağlı olarak çocuk altını ıslatmaya başlayabilir.


Örneğin, yeni bir kardeşin doğumu çocuklar için oldukça büyük bir stres kaynağı hâline gelebilir. Eğer çocuğa, sevgi ve ilginin kardeşe kaymayacağı açık bir şekilde ifade edilmezse (ki çocuklar bu durumdan sıklıkla korkar), kardeş kıskançlığı gelişebilir. Bu kıskançlık duygusu, çocukta ilgiyi kendi üzerine çekme arzusu yaratır ve çocuk, kardeşi gibi olması gerektiğini düşünerek bebeksi davranışlar sergileyebilir. Bu gelişimsel gerileme sonucunda altını ıslatma davranışı ortaya çıkabilir. Bu davranış, çocuğun kendince “Bakın, benim de hâlâ ilgiye ihtiyacım var!” deme şekli olabilir.


Sonuç olarak, enürezis fizyolojik kökenli olabileceği gibi, psikolojik arka planı da oldukça derin ve dikkatle ele alınması gereken bir durumdur. Özellikle ikincil enürezis vakalarında, çocuğun günlük yaşamına dair bilgi toplamak ve davranışın ortaya çıktığı döneme ilişkin ayrıntılara ulaşmak, sorunun çözümünde önemli bir rol oynar. Bu noktada, ailelerin cezalandırıcı tutumlardan kaçınmaları ve çocuğun özgüvenini zedeleyici davranışlardan uzak durmaları oldukça önemlidir. Psikolojik nedenlerden kaynaklanan ya da başka bir psikolojik sorunla görülen (komorbid) durumlarda, çocuğun aile dinamiklerini ve günlük davranışlarını ayrıntılı şekilde değerlendirmek gerekir. Bu tür vakalarda alınacak psikolojik destek hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini artıracağı gibi, çocuğun ileride karşılaşabileceği özgüven sorunlarının önlenmesinde de kritik bir rol oynar.


Hande Mert

 
 
 

Comments


bottom of page