top of page

İkincil Travma Belirtileri Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?

  • aysapsikolojiveaka
  • 6 gün önce
  • 3 dakikada okunur

İstanbul’da son yaşanan depremler bize depremin doğrudan yaşanmasa bile etki

bırakabileceğini gösterdi. Örneğin haberleri izlemek, kaygıyla beklemek, tanıdıklarımız için

endişelenmek bile ruhsal dünyamızda derin etkiler bırakabiliyor.


Deprem sadece binalara değil, duygularımızı da zarar verebilir. O anı yaşamamış olsak

bile, haberlerde izlediğimiz her görüntü, yakınımızdan aldığımız her haber, ruhumuzda bir iz

bırakır.


Bu blog yazısında, doğrudan etkilenmemiş olsak bile bir felaketin ardından neden böyle

hissettiğimizi, ikincil travmanın bu durumla ilişkisini ve bu duygularla nasıl baş edebileceğimizi

keşfedeceğiz.


İkincil Travma Nedir?


İkincil travma, başkalarının travmatik deneyimlerine tanıklık eden bireyin yaşadığı

psikolojik strese verilen isimdir. Genellikle travmaya maruz kalan bireylere yardım eden ve

yaşanan olaylara doğrudan maruz kalan bireylerde görülür. İkincil Travmanın belirtileri PTSD

(Travma Sonrası Stres Bozukluğu) belirtileri olan kaygıda artış, umutsuzluk, kabuslar, geri

dönüşler gibi belirtiler ile benzerdir. İkincil travma yaşayan bireyler kendilerini travmayı bizzat

yaşamış gibi hissedebilirler. Bu durum, duygusal çöküntüye, stres belirtilerine, hatta bazen

depresyon ya da anksiyete bozukluklarına yol açabilir.


İkincil travmanın en önemli özelliği, görünmeyen bir yük taşımasıdır; çünkü dışarıdan

bakıldığında kişi doğrudan zarar görmemiş gibi görünür. Ancak iç dünyasında yoğun bir

psikolojik mücadele yaşayabilir. Artı olarak ikincil travmanın etkileri, özellikle empati düzeyi

yüksek olan kişilerde daha şiddetli hissedilebilir.


İkincil Travmanın Belirtileri


İkincil travma, doğrudan travmayı yaşamamış bireylerde bile zamanla çok yoğun duygusal,

bilişsel, davranışsal ve fiziksel belirtiler oluşturabilir. Bu belirtiler genellikle PTSD belirtilerine

benzer ancak kişi doğrudan olayın mağduru olmadığı için fark edilmesi daha güç olabilir.


Duygusal Belirtiler:


Aşırı kaygı ve endişe: Sürekli kötü bir şeyin olacağını düşünmek.

Çaresizlik ve umutsuzluk: Başkalarının acısına karşı yoğun üzüntü hissetmek ve buna çözüm

bulamayacağını düşünmek.

Suçluluk: "Ben güvendeyim ama onlar acı çekiyor" düşüncesiyle suçluluk hissetmek. •

Öfke: Travmatik olaylara karşı yoğun öfke yaşamak.

Uzaklaşma: Sevdiklerinden ve günlük hayat aktivitelerinden duygusal olarak kopmak.


Bilişsel Belirtiler:


Konsantrasyon güçlüğü: Günlük işlere odaklanmakta zorluk yaşamak.

Karamsar düşünceler: Geleceğe dair umut kaybı, genel bir güvensizlik hissi.

Gerçeklikten kopma hissi: Yaşananların gerçek olmadığını ya da kendisinin olaylardan soyutlandığını hissetmek.


Davranışsal Belirtiler:


Kaçınma: Deprem haberlerinden veya anılardan uzak kalmaya çalışmak.

İçe kapanma: Sosyal çevreden çekilmek, etkinliklerden uzak durmak. • İrritabilite

(çabuk sinirlenme): Küçük şeylere aşırı tepki göstermek.


Fiziksel Belirtiler:


Uyku sorunları: Kabuslar, uykuya dalmada güçlük, gece sık uyanma.

Yorgunluk ve tükenmişlik: Fiziksel olarak bitkin hissetmek.


İkinci Travmayla Baş etme Stratejileri Nelerdir?


İkincil travmayla baş etmek, öncelikle yaşadığımız duyguların gerçek ve geçerli olduğunu

kabul etmekle başlar. Bir felaketi doğrudan yaşamamış olsak bile, başkalarının acılarına tanıklık

ederek hissettiğimiz yoğun üzüntü, korku ve çaresizlik; insan olmanın doğal bir sonucudur. Bu

duyguları bastırmak ya da küçümsemek yerine, onları fark etmek ve anlamlandırmaya çalışmak

iyileşme sürecinin ilk adımıdır.


Bu süreçte özellikle medya maruziyetine dikkat etmek büyük önem taşır. Deprem gibi

olaylar sonrasında haberleri sürekli takip etmek, sosyal medyada yoğun şekilde travmatik

içeriklere maruz kalmak, zihnimizi sürekli alarm durumunda tutar. Bunun yerine, haber akışına

sınırlı ve kontrollü bir şekilde maruz kalmak; ruh sağlığımızı korumaya yardımcı olur. Belirli

zamanlarda haberleri takip etmek ve içeriklere bilinçli bir mesafeyle yaklaşmak, hem bilgi

edinmemizi hem de duygusal dengemizi korumamızı sağlar.

Unutulmamalıdır ki, ikincil travmayla baş etmek bir süreçtir. Şefkatli olmak, zaman

tanımak ve gerektiğinde destek aramak, bu süreci daha sağlıklı atlatmamıza yardımcı olur.


Sonuç


İkincil travma, travmatik olaylara doğrudan maruz kalmayan bireylerde bile derin

psikolojik etkiler yaratabilen önemli bir olgudur. Duyguların tanınması, uygun baş etme

stratejilerinin geliştirilmesi ve gerektiğinde profesyonel destek alınması, ikincil travmanın uzun

vadeli etkilerini azaltmada temel rol oynamaktadır. Bu süreçte bireylerin hem kendilerine hem

de çevrelerine karşı şefkatli ve anlayışlı yaklaşmaları, iyileşme sürecinin sağlıklı bir şekilde

ilerlemesini destekleyecektir.

Yazan: Muhammet Azman

 
 
 

Comments


bottom of page